2022 yılının Ekim ayında, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’ya yönelik nükleer silah kullanma eşiğine geldiği iddiaları, tüm dünyada endişe yarattı.
İstihbarat kaynaklarına göre, Rus liderin nükleer saldırı yapmasına yalnızca saatler kalmıştı. Bu gergin dönemde, İngiltere’nin eski başbakanı Liz Truss’ın, görevinin son günlerini olası bir nükleer saldırı ve radyasyon riski hazırlıklarını gözden geçirerek geçirdiği bildirildi. Putin’in Ukrayna’daki nükleer tehditleri ve İngiltere’nin bu tehdide karşı önlemleri, uluslararası arenada önemli bir yer tuttu.
Putin’in Nükleer Tehdidi ve Batı’nın Tepkisi
Putin, Ukrayna’ya karşı yürüttüğü operasyonlar sırasında nükleer silah kullanma olasılığını çeşitli defalar gündeme getirdi. Rus lider, özellikle Batı ülkelerinin Ukrayna’ya verdiği yoğun askeri destek nedeniyle nükleer güç kullanabileceği tehdidini sık sık dile getirdi. Bu açıklamalar, başta İngiltere olmak üzere NATO üyesi ülkelerde derin bir kaygı yarattı.
DailyMail’in haberine göre, Rusya’nın Ukrayna’da daha fazla toprak kazanımı hedeflediği, Putin’in de ABD’de yeni başkanın göreve gelmesi öncesinde hızlı bir çözüm arayışında olduğu ileri sürülüyor.
NATO müttefikleri, Putin’in bu tehdidi ciddiye alarak bölgedeki askeri hazırlıkları hızlandırdı. Ayrıca, İngiltere gibi ülkelerde olası bir nükleer saldırıya karşı sivil savunma ve acil durum planları yeniden gözden geçirildi.
İngiltere’nin Krize Karşı Hazırlıkları
İngiltere’de, olası bir nükleer saldırıya karşı hükümetin çeşitli hazırlıklar yaptığı ve bu konuda NATO ile koordinasyon içerisinde çalıştığı belirtildi.
Başbakanlık görevindeki son günlerini yaşayan Liz Truss’ın, Amerikalı istihbarat yetkililerinin uyarıları doğrultusunda, olası bir nükleer saldırı ve radyasyon riski karşısında acil durum önlemlerini gözden geçirdiği ifade edildi. İngiltere hükümeti, halkın korunması amacıyla sivil savunma planlarını yeniden düzenleyerek nükleer bir tehdide karşı önlem aldı.
İngiliz savunma istihbarat birimleri de Rusya’nın kamikaze drone saldırılarını artırma olasılığını değerlendirerek yeni stratejiler geliştirdi.
Rusya’nın Nükleer Tatbikatları ve Yaptırımların Artışı
Ekim 2024’te, Rusya büyük çaplı bir nükleer tatbikat gerçekleştirdi. Bu tatbikatta Yars kıtalararası balistik füzeler, Sineva ve Bulava füzeleri ile Tu-95MS stratejik bombardıman uçakları gibi modern nükleer silah sistemleri kullanıldı.
Rusya’nın nükleer tatbikatı, özellikle Avrupa Birliği ve NATO üyesi ülkeler tarafından dikkatle izlendi. Rusya’nın bu tür güç gösterilerinin, Batı’nın Ukrayna’ya yönelik yaptırımlarına bir yanıt olarak gerçekleştirildiği düşünülüyor. Bu adımlar, Rusya’nın nükleer kapasitesini tüm dünyaya göstermek ve yaptırımların kaldırılması için bir baskı aracı olarak değerlendirildi.
ABD ve Avrupa Birliği, Rusya’nın bu tehditlerine karşı çeşitli diplomatik ve ekonomik yaptırımlar uygulayarak tepki verdi. Batı ülkeleri, Rusya’nın nükleer tehditlerini caydırmak için diplomatik kanalları sonuna kadar kullanmayı sürdürdü. Birleşmiş Milletler ve NATO ise nükleer silah kullanımının kesinlikle kabul edilemez olduğunu belirterek Rusya’ya uyarılarda bulundu.
Uluslararası Toplumun Tepkisi ve Ortak Çabalar
Putin’in nükleer tehditleri, uluslararası toplumda geniş yankı buldu. Birleşmiş Milletler, nükleer silahların kullanımıyla ilgili ciddi uyarılarda bulunarak bu tür bir girişimin tüm dünya için yıkıcı sonuçlar doğuracağını belirtti. Uluslararası toplum, nükleer silahların barışçıl çözümlerle tamamen ortadan kaldırılmasını hedefliyor.
Ayrıca, nükleer silah kullanımının getireceği insanlık trajedisini önlemek amacıyla barışçıl çözüm yolları aranıyor.
ABD ve NATO müttefikleri, Rusya’nın Ukrayna’da nükleer güç kullanma tehdidine karşı ekonomik yaptırımlar ve diplomatik baskıyı sürdürme kararı aldı. Bu süreçte ABD’nin eski başkanı Donald Trump’ın, Putin ile gerçekleştirdiği iddia edilen bir telefon görüşmesinde, kendisine savaşın daha fazla tırmandırılmaması gerektiği yönünde uyarıda bulunduğu da iddialar arasında. Ancak Putin, Trump ile son zamanlarda görüşmediğini ve görüşme planı olmadığını ifade etti.
Putin’in Hedefleri ve NATO’nun Hazırlıkları
Putin’in Ukrayna’ya yönelik nükleer tehditleri, NATO’yu da hazırlıklarını artırmaya zorladı. NATO üyesi ülkeler, olası bir nükleer saldırıya karşı ortak savunma stratejilerini yeniden değerlendirdi ve askeri kapasiteyi güçlendirme yoluna gitti.
Özellikle, sınır ülkelerinde konuşlanan NATO güçleri, nükleer bir tehdidin gerçekleşmesi halinde hızla karşılık verebilecek şekilde hazırlandı. Batılı ülkeler, diplomatik çabaları elden bırakmayarak Rusya ile gerilimin azaltılması için görüşmelere açık kapı bıraktı. NATO’nun uzun vadede Ukrayna krizine barışçıl bir çözüm getirilmesi ve nükleer silah kullanımının önlenmesi konusunda kararlı olduğu ifade edildi.
Küresel Güvenlik İçin Ortak Adımlar
Putin’in Ukrayna’da nükleer silah kullanma olasılığı, sadece Ukrayna ve Rusya için değil, küresel güvenlik açısından büyük bir risk oluşturuyor.
İngiltere başta olmak üzere NATO müttefikleri, nükleer silah tehdidine karşı hazırlıklarını artırırken, bu tür bir saldırının önlenmesi adına diplomatik kanalları zorlamaya devam ediyor. Uluslararası toplumun ortak çabaları, nükleer silahların kullanımını engelleme ve barışçıl çözümler üretme hedefini taşıyor. Nükleer tehdidin gölgesinde geçen bu süreçte, küresel güvenlik için atılan adımların önemi bir kez daha vurgulanmış oldu.